Latin Amerika Mitolojisi. Hartley Burr AlexanderЧитать онлайн книгу.
p>Hartley Burr Alexander
Latin Amerika Mitolojisi – Kabileler, Kehanetler ve Semboller
Giriş
Meksika ile Orta ve Güney Amerika’nın yerli Kızılderili mitlerini belirtmek için “Latin Amerika” teriminin kullanılması kesinlikle uygunsuzdur. Ne yazık ki Amerika’nın İspanyol ve Portekizli fatihlerin eline geçen tüm kısımlarını kapsayan bölge için uygun bir coğrafi terimimiz yok ve bundan dolayı, onların karakter bakımından Latin olan kültürlerini belirten bu terim kullanılmaya başlandı. Bu terime başvurulması, aktarılan İber kurumları ve halkları için uygundur ancak bu bölgelerin yerlileri için mantıklı değildir. Bunun da ötesinde, Amerika kıtasının çeşitli Kafkas fetihleri vasıtasıyla yapılan bölümlendirmelere uyan kültür ve fikirlere sahip yerli birlikler yoktur. Düşüncemize göre Meksika ve Orta Amerika’nın güney kıtasıyla birlikte düşmesi, öncelikle İspanyol fetihlerinin bir sonucudur; ilkel etnolojileri açısından, Yucatan ve Guatemala geçilene kadar güney etkisine dair (en azından son zamanlarda) çok az kanıt mevcuttur. Meksika ve And yerli uygarlıkları arasında kuşkusuz çarpıcı benzerlikler vardır ve yine, iki kıtanın daha az gelişmiş kabilelerinin fikirleri ve gelenekleri arasında, tüm Amerikan Kızılderililerine özgü belirli bir ırk karakterini doğru bir şekilde çıkarabilmemiz için geniş benzerlikler söz konusudur. Ama bu benzerlikler arasında, kıtalar arasında olduğu gibi, hemen hemen fauna ve floraları kadar ayırt edici olan (örneğin, calumet ve papağan tüyüne karşı hava tabancası ile papağan tüyü) gruplandırılmış farklılıklar vardır ve bunlar kademe kademe geçerlidir: Mississippililer ve Azteklerin belirgin bir şekilde Kuzey Amerikalı olması gibi, Amazonlular ve İnkalar da Güney Amerikalıdır.
Amerikan Kızılderili mitinin ele alınmasındaki bölünmeler Kolomb öncesi etnografyanın mantığını takip edecek olsaydı anahtar grup, kabaca batı kıta sırtlarının dağlık ve plato bölgelerindeki uygar veya yarı uygar halklar dizisinde, Yengeç Dönencesi’nden Oğlak Dönencesi’ne veya yaklaşık 35º kuzeyden (Zuñi ve Hopi) yaklaşık 35º güneye (Calchaqui-Diaguité) kadar uzanan çıkıntılarda bulunurdu. Yerli Amerikan tarımı bu bölge içinde ortaya çıkmıştır ve tarımla birlikte Amerika’ya özgü biçimlerde uygarlık sanatları geliştirilmiştir. Tarım ve ilgili sanatlar, anahtar grubunun çeşitli merkezlerinden iki kıtanın ova ve orman bölgelerine ve büyük alüvyon vadilerine ve aralarında bulunan takımadalara geçti. Her kıtada, yerli tarımın sınırlarının ötesinde, merkezi uygarlıkların sanatlarından etkilenmemiş olsa da net bir fikir topluluğu olduklarını gösteren bir bölge (Kuzey ve Güney) vardır. Bunların (ilkel ve belirsiz oldukları üzere) yinelenen örnekleri araya giren gruplar arasında bulunabilir. Böylece, yerli Amerika’nın yapısı ve oluşumu, neredeyse yarı küresel izdüşüme sahip kültürel bölgelere ve kıtasal irtifalara tuhaf bir şekilde paralel olan irtifalara bölünür. Bunlar platonun yüksek uygarlıkları, büyük nehir havzalarının istikrarsız kabilelerinin kısmen gelişmiş kültürleri ve soğuk kıyıların gezgin gruplarının ilkel gelişimidir. İlkel aşamanın her iki kıtada da temel olduğu varsayılabilir ve tüm bölgelerin en az gelişmiş gruplarında fiilen tekrarlanır; ara aşama, (Kuzey Amerika’nın Kuzeybatı Kıyısı Kızılderilileri gibi esrarengiz gruplar hariç) en ileri halklar tarafından geliştirilen sanat ve endüstrilerin yayılmasının bir sonucu olarak kültürlenmeye çok şey borçlu gibi görünüyor. Ayrıca, yaşam tarzına ilişkin dışsal birlikler, düşünceyle ilgili içsel topluluklar tarafından yansıtılır çünkü yalnızca medeni toplulukta değil, aynı zamanda onun sanatlarından etkilenen bölgelerin tamamında da açık fikir akrabalıkları vardır. Bunların altında bulunup zıt kutuplarda ortaya çıkarken hemen hemen özdeş ilkel düşüncenin tanımlanabilir bir katmanı söz konusudur. Bununla birlikte bu birlikler, kısmen çevresel ve kısmen de tarihsel kökene sahip, yukarıda belirtildiği gibi, iki kıtanın paralel gruplarına ayırt edici bir karakter kazandıran farklılıklar tarafından belirlenmektedir. Gerçekten de kültürel bölünmenin kuzey ve güney olarak (belirli bir üstünlükle) ikiz olduğu söylenebilir. Zira genel olarak, nasıl ki İrokualar ve Siyular, Karipler ve Araukanlardan ve Eskimolar Fuegianlardan üstünse Mayalar da İnkalardan üstündür.
Amerikan kültürünün ve dolayısıyla Kızılderili düşüncesinin yerel oluşumu kabaca bu şekildedir ve ikincisini ele almak için arzu edilir yol, kuşkusuz bu doğal tabloyu takip etmek olacaktır. Bununla birlikte yerli fikirlerin incelenmesinde, Latin Amerika halklarıyla ilgili tüm malzemelerin tek bir değerlendirmede bir araya getirilmesini tamamen haklı çıkaran nedenler vardır. Bu nedenlerin en belirgini yalnızca Las Casas, Acosta, Herrera ve Gómara gibi yazarların anlatıları boyunca İspanyol fetihlerinin her zaman ve her yerde bulunması değil, daha önceki ve birincil eserlerinde neredeyse tamamen İspanyolca olan betimleyici literatürün birliğidir. Bu daha ziyade, kendi dillerinin dilsel önyargıları olarak adlandırılabilecek şeylerden, belirli bir renk uyumunun türetilmesidir. Bu nedenle bu dili açıklama alanı belirli bir bölgeyle sınırlı olan İspanyol tarihçilerle paylaşırlar. Bir Kızılderili ulusunun fikirlerinin ilk kez bir on altıncı yüzyıl İspanyol’u (keşiş, piskopos veya süvari) tarafından tanımlandığı gerçeği, onlara çevirilerinin ve bağlamlarının niteliğini verir ve böylece bu şekilde tanımlanan tüm fikir grupları arasında bir tür topluluk oluşturur. Bu üzülecek bir mesele de değildir. İlkel düşünce, yakıcı somutluğu ve ilişkisel anlatımdan yoksunluğuyla, şiirin tercüme edilemez olması gibi, analitik dillere de gerçekten tercüme edilemez ve bir bütün olarak, böylesine büyük bir yerli fikirler bütününe tek bir dilsel renk atfedilmiş olması, deyim yerindeyse iyi bir şanstır.
Dahası (etnologların hoşuna gitmeyen ancak romantizm sevenler için kesinlikle en büyük zevk olan) İspanyol nüansı, ifade tonunda olduğu kadar hayal gücünün doğasında da vardır. Latin Amerika mitolojisi üzerine hiçbir kitap, kâşiflerin yanlarında Yeni Dünya’ya getirdikleri hakiki Latince masalları tanımlamadan tamamlanamaz. Kâşifler burada, bu masalları duyulmayan ve sürekli tekrarlanan yerel anlatılarla kaynaştırarak kısa süre sonra, çağı fanteziyle büyüleyen ve en havalı kafaları çılgın maceralara sokan muhteşem bir harikalar diyarı yarattılar. Antiller, Brezilya, Amazon, Eski Dünya gibi isimlerle Yeni Dünya coğrafyasında mitler sabittir ve bunların ötesinde, İspanyolların bir tür yaratıcı cömertlikle bu dünyamızın edebiyatını ve romantik kaynaklarını zenginleştirdiği bir dizi fantastik hikâye vardır. Ebedi Gençlik Çeşmesi, Cibola’nın Yedi Şehri, Amazonlar Adası ve Amazon Taşı’nın harikulade erdemleri, El Dorado (Yaldızlı Adam), Manoa ve Omagua’nın hazine şehirleri, Gran Moxo ve Gran Paytiti’nin kayıp imparatorluğu, Patagonya devleri ve “kafaları omuzları arasında yükselen adamlar” ve son olarak, hepsinden daha yaygın olanı, uzun zaman önce Kızılderililere yeni bir yaşam tarzı ve daha saf bir ibadet öğretmeye gelen ve kendi simgesi olarak (mübarek Aziz Thomas dışında hiçbir dindar aklın göremediği) haçı bırakan cüppeli ve sakallı beyaz adamın mucizeleri… Bütün bunlar kısmen karavellerle1 geldi ve toplu olarak mitopyada ikinci bir bölümü temsil ederler. Amerika’nın İngilizler ve Fransızlar tarafından sömürgeleştirilen bölgelerindeki bu ithal düş gücü taşımacılığının bir benzeri yoktur. Bununla birlikte bunun yalnızca daha soğukkanlı ve daha sakin uluslar için onaylanması gerekmez. Kuzey Amerika kolonileri, İspanyolların en üstün fetihlerini tamamlamalarından tam bir yüzyıl sonraya, yani on yedinci yüzyıla aittir ve bu dönemde diğerleri için olduğu kadar İspanyollar için de sarhoşluk ve savurganlık vakti (sonraki zamanların nüanslarını canlandırmak için kendi gösterişli tonlarını bırakarak) çoktan geçmişti. Dolayısıyla Latin Amerika miti Latin anlatılardan epeyce etkilenmiştir.
Ancak Latin Amerika mitinde belirli bir Eski Dünya tadı olsa da yerel gelenekler elbette bu çalışmanın en önemli malzemesidir. Bu malzeme çarpıcı ve çeşitlidir. Şeytani inançların ve animistik saflıkların olağan alt katmanlarını ve bunların üzerinde, şaşırtıcı astral ve takvimsel yorumlarıyla Aztek ve Maya panteonları gibi ayrıntılı oluşumları veya Peru’nun esrarengiz ve ateşli dinini kucaklar. Hikâyelerin çoğu sesli batıl inançlardan biraz daha fazlasıdır; Popul Vuh’daki2 ölümün alt edilmesi, hapsedilen gecenin serbest bırakılmasıyla ilgili Brezilya hikâyesi veya Maconaura ve Anuanaïtu’nun muhteşem Surinam efsanesi gibi diğer hikâyeler, hem dramatik güç hem de ince ima açısından dünyanın en iyi örnekleriyle karşılaştırılacaktır. Elbette mitlerin sisli folklor alanından nerede açıkça çıktığına ve diğer uçta, nerede bilim ve dinin yerini aldığına
1
15. yüzyılda ortaya çıkan iki ya da üç Latin yelkenine sahip olan yelkenli bir gemi türüdür. (ç.n.)
2
Mayaların Klasik Kiçece kaleme alınan kutsal kitabıdır. Adı “zamanların kitabı” ya da “olayların kitabı” anlamına gelen Popol-Vuh, Mayalarda kadim zamanlardan beri aktarılagelmiş sözlü geleneğin yazıya geçirilmesiyle oluşmuştur. (e.n.)