Çok yönlü yazar ve şair olan Stefan Zweig, bir “aydın” olarak da anılmış, psikolojiye olan ilgisini de eserlerine yansıtmış üretken bir yazardır. Kitap, Zweig’ın üç kısa dramatik hikâyesinden oluşmaktadır. Okuyucuyu hadiselerin içine sürükleyen bu üç hikâyede, Zweig’ın hayal gücüyle kalemi âdeta iş birliği içerisindedir. Her hikâyesi, peşi sıra birçok düşünceyi de beraberinde hatırlatır okuyucuya… «Ay Işığı Sokağı»nda zengin bir adamın durumu pek de iyi olmayan bir kadın ile evliliğinden bahsedilir. Bu evlilik, kahramanların bekledikleri gibi gitmez ve kadının adamı terk etmesiyle nihayet bulur. Derin pişmanlık duyan adam, karısını geri döndürmek için elinden geleni yapar. Tabii bu süreç, zannettiği kadar kolay olmaz ve beklenmedik durumlarla karşılaşır. *** Kadın ve Manzara’da ise sıradan bir adamın mutluluğu ve aşkı bulma çabası anlatılmaktadır. Zweig, bu hikâyesinde psikolojik tahliller ve başarılı betimlemeler yapmış, üstelik aşkın mahiyetine derinlemesine ışık tutmuştur. *** Leporella ise âdeta bir kadının dönüşümünü, olduğu kişilikten bambaşka bir kişiliğe bürünme sürecini anlatmaktadır. Zweig’ın psikolojik analizlerinin zirve yaptığı, ihtiras ve acının harmanlandığı vurucu bir hikâyedir. «Tabiat hastaydı, orada da bu sessiz cinnetin öfkesi vardı ve ben pencereden duyguların aynasına bakıyormuşum gibiydi. Tüm benliğim dışarıya taştı, benim bunalımım ile arazininki sessiz, nemli bir kucaklaşmayla birbirine aktı.»