Yeşilin Kızı Anne: Ingleside. Люси Мод МонтгомериЧитать онлайн книгу.
İhtiyar Kaptan Bill Taylor’ın evine yollamamaları konusundaki haklılıkları arasında kalmıştı. “Zencefilli çöreğin ve kreman burada Jem tatlım.”
Zencefilli çörek ve krema Jem’in en sevdiği tatlıydı. Ama bu gece fırtınalar kopan ruhuna hiçbir etkisi yoktu en sevdiği tatlının.
“İstemiyorum!” dedi surat asarak. Ayağa kalkıp masadan uzaklaştı ve son bir meydan okuma hamlesiyle kapıya döndü.
“Zaten dokuzdan önce yatağa gitmeyeceğim. Büyüdüğümdeyse hiç yatağa gitmeyeceğim. Bütün gece, her gece uyanık kalacağım. Her yerime dövmeler yaptıracağım. Ne kadar yaramaz olunursa o kadar yaramaz ‘olcaam’göreceksiniz.”
“ ‘Olacağım’ demek ‘olcam’ demekten çok daha iyi tatlım.” dedi annesi.
Hiçbir şekilde hislenmeyişleri Jem’in gücüne gitmişti.
“Fikrimi soran olmadı ama eğer ben çocukken böyle konuşsaydım annem babam beni bir temiz döverlerdi Annie.” dedi Mary Maria teyze. “Bugünlerde bazı evlerde sopanın eksik olması büyük kayıp.”
“Küçük Jem’in suçu yok.” diye parladı Susan, doktor ve eşinin bir şey söylemediğini görünce. Eğer Mary Maria Blythe’ın bu dediği yanına kalacaksa Susan’ın diyecek bir çift sözü olacaktı. “Bertie Shakespeare Drew denilen velet aklına girdi. Joe Drew’ün dövme yaptırdığını görmenin eğlenceli olacağını söyledi. Öğleden sonra buradaydı ve gizlice mutfağa girip en güzel alüminyum tavayı alıp miğfer olarak taktı. Askercilik oynayacaklarmış. Sonra ahşap kiremitlerden tekne yapıp Çukur Nehri’nden aşağı saldılar ve iliklerine kadar ıslandılar. Sonra bir saat boyunca avluda atlayıp zıplayarak tuhaf sesler çıkardılar. Kurbağa taklidi yapıyorlarmış. Kurbağa! Küçük Jem bu kadar yorulmuşken ona bir şey olmayışına şaşmamak gerek. Bu şekilde bitkin düşmediğinde dünyanın en uslu çocuğudur Jem. Buna emin olabilirsiniz.”
Mary Maria teyze sinir bozucu bir şekilde cevap vermedi. Susan Baker’la yemek vakitlerinde asla konuşmayarak onun “aile ile oturmasına” izin verilmesine duyduğu rahatsızlığı ifade ederdi.
Anne ve Susan, Mary Maria teyze gelmeden önce bu sorunu çözmüşlerdi. “Yerini bilen” Susan, Ingleside’da misafir varken aileyle oturmaz ya da böyle bir beklenti içine girmezdi.
“Ama Mary Maria teyze misafir değil.” dedi Anne. “Aileden biri. Sen de öylesin Susan.”
Susan, nihayet pes etmişti. Bu arada Mary Maria Blythe’ın kendisinin sıradan bir çalışan olmadığını görecek olmasına içten içe memnun olmuştu. Susan, Mary Maria teyze ile hiç tanışmamıştı ancak Susan’ın yeğeni yani kız kardeşi Matilda’nın kızı Charlottetown’da onun için çalışmış ve bu yaşlı kadına dair bildiklerini anlatmıştı.
“Mary Maria teyzenin ziyaretinden, özellikle de bugünlerde keyif alırmış gibi yapma zahmetine hiç girmeyeceğim Susan.” dedi Anne samimiyetle. “Ama Gilbert’a birkaç haftalığına gelip gelemeyeceğini sormuş. Doktor’un bu konularda nasıl olduğunu biliyorsun.”
“Her türlü hakkıdır da.” dedi Susan sadakatle. “Kendi kanından canından insanların yanında durmayan bir adam olur mu hiç? Ama birkaç hafta meselesi biraz tuhaf geldi bana Bayan Blythe. Ben karamsar olmayı pek sevmem ama kız kardeşim Matilda’nın görümcesi birkaç haftalığına ziyarete gelip yirmi yıl kaldı.”
“Bunun için endişelenmemize gerek yok bence Susan.” dedi Anne gülümseyerek. “Mary Maria teyzenin Charlottetown’da çok güzel bir evi var. Ancak evinin biraz büyük ve yalnız olduğunu düşünüyor. Biliyorsun annesi iki yıl önce, seksen beş yaşında öldü ve Mary Maria teyze ona pek düşkündü. Annesini çok özlüyor. Bu ziyaretini mümkün olduğunca güzel kılmaya çalışalım, olur mu Susan?”
“Elimden geleni yaparım Bayan Blythe. Tabii masayı biraz daha genişletmemiz gerekir. Ama en nihayetinde bir masayı büyütmek küçültmekten daha iyidir.”
“Masamızda çiçek olmamalı Susan. Çünkü bildiğim kadarıyla çiçekler Mary Maria teyzenin astımını azdırıyorlar. Karabiber de hapşırmasına sebep olduğundan onu da koymamalıyız. Sık sık başı ağrıdığından fazla gürültü de yapmamamız gerekiyor.”
“Aman Tanrı’m! Ben sizin ve Doktor’un çok ses yaptığına hiç şahit olmadım. Eğer bağırmam gerekirse ben de ağaçların arasına kadar giderim. Ama zavallı çocuklarımızın Bayan Mary Maria Blythe’ın baş ağrıları yüzünden her daim sessiz kalmak zorunda olmaları… İleri gidiyorsam beni bağışlayın ama bu kadarı biraz fazla Bayan Blythe.”
“Sadece birkaç hafta için Susan.”
“Öyle diyelim öyle olsun. Böylesine inişli çıkışlı bir dünyada düz yol bulmak zorundayız Bayan Blythe.” Susan’ın konuyla ilgili söylediği son sözler bunlardı.
Sonrasında Mary Maria teyze eve geldi ve gelir gelmez yaptığı ilk iş bacaların yakın zamanda temizlenip temizlenmediğini sormak oldu. Yangından ölümüne korktuğu anlaşılıyordu. “Ben bu evdeki bacaların yeterince uzun olmadığını söylemişimdir hep. Umarım yatağımı güzelce havalandırmışsındır Annie. Nemli nevresimler korkunç oluyor.”
Ingleside’ın misafir odasını işgal etti ve Susan’ın odası dışındaki tüm odalara uğradı. Gelişini büyük bir sevinçle karşılayan olmamıştı. Ona bir kez bakan Jem, hemen mutfağa sıvışmış ve Susan’a, “O buradayken biz burada gülsek olur mu?” demişti. Onu gören Walter’ın gözleri dolmuştu ve azarlanarak itiş kakış odadan çıkarılmıştı. İkizlerse itilip kakılmalarına gerek olmadan kendilerince çıkıp gittiler. Susan’ın iddiasına göre Bücürük bile arka bahçeye kaçmış neredeyse öfke nöbetine kapılacak kadar sinirlenmişti. Sadece Susan’ın kucağına güvenle yerleşmiş bulunan Shirley kahverengi koca gözleriyle ona korkusuzca bakmış ve geri adım atmamıştı. Mary Maria teyze, Ingleside çocuklarının iyi terbiyeli çocuklar olmadıklarını düşündü. Tabii, “gazetelere yazan” bir anneyle kendi çocukları olduğu için mükemmel olduklarını düşünen bir baba ve asla haddini bilmeyen bir çalışan olan Susan Baker’la terbiyeli olmalarının beklenmeyeceği görüşündeydi. Ancak kendisi Ingleside’da olduğu sürece zavallı kuzeni John’un torunları için elinden geleni yapmaya kararlıydı.
“Yemek duasını çok kısa tuttun Gilbert.” dedi ilk yemeğe oturduğunda. “Burada olduğum müddetçe duayı benim etmemi ister misin? Ailene daha iyi örnek olur.”
Gilbert’ın, Mary Maria teyzeye yemek duasını bundan sonra onun edebileceğini söylemesi Susan’ı dehşete düşürmüştü. “Dua değil de ayin gibi.” diyerek kendi kendine sessizce söylenen Susan, yeğeninin bu yaşlı kadın hakkında söylediklerine katılmaktan kendini alamadı. “Sanki hep kötü bir şeyin kokusunu alıyor gibi görünür. Nahoş değil, bildiğin kötü bir koku alıyor gibi…” Gladys’in kendini ifade etme biçiminin ilginç olduğunu düşündü Susan. Ancak Bayan Mary Maria Blythe’a karşı Susan kadar ön yargılı olmayan biri, bu kadının görünüşünün elli beş yaşında bir kadına göre kötü olmadığını düşünürdü. “Aristokrat hatları” vardı. Şık, pürüzsüz lüleli gri saçlarıyla Susan’ın tiftik tiftik küçük gri topuzuna hakaret ediyor gibiydi sanki. Çok güzel giyiniyordu. Uzun siyah küpeleri vardı ve ince boynunu saran tül yakalar takıyordu.
“En azından onun giyiminden utanmamıza gerek olmayacak.” diye düşündü Susan. Mary Maria teyzenin, Susan’ın kendini bu şekilde teselli ettiğini öğrenmesi hâlinde kopacak kıyameti öngörmek zor değildi.
BÖLÜM 5
Anne kendi odası için zambak, Gilbert’ın kütüphanedeki