Mister Pickwick'in Maceraları II. Cilt. Чарльз ДиккенсЧитать онлайн книгу.
diye bağırdı Mr. Bob Sawyer.
“Elbette ki kayıyorsunuzdur, Winkle?” dedi Wardle.
“Ev-evet, ah, evet.” diye yanıtladı Mr. Winkle. “Ama ama epey idmansızım.”
“Ah, lütfen kayın, Mr. Winkle.” dedi Arabella. “Görmeyi çok isterim.”
“Ah, çok kibar bir spor.” dedi başka bir genç hanım. Üçüncü bir hanım bunun çok asil bir spor olduğunu belirtirken dördüncüsü de kuğulara yönelik olduğuna dair fikrini belirtti.
“Eminim çok mutlu olurdum.” dedi Mr. Winkle kızararak. “Ama patenim yok.”
Bu itiraza anında karşı gelindi. Trundle’ın iki çift pateni vardı ve şişman oğlan da aşığıda yarım düzine kadar yedek paten olduğunu duyurdu. Mr. Winkle bunlara karşılık hoşnutluğunu belli etse de müthiş derecede rahatsız görünüyordu.
Yaşlı Wardle herkesi epey büyük bir buzluk alana götürdü. Şişman oğlan ve Mr. Weller gece yağan karı küreyince Mr. Bob Sawyer; patenlerini Mr. Winkle için müthiş biçimde, olağanüstü görünen bir maharetle ayağına geçirdi ve nefes almak için bile durmadan sol bacağı üstünde daireler ve sekizli figürler ve daha pek çok nefes kesici şekil çizerek Mr. Pickwick, Mr. Tupman ve hanımların gönlünü fethetti. Yaşlı Wardle ve Benjamin Allen da az önce sözü geçen Bob Sawyer’ın yardımlarıyla İskoçlara özgü bir dans olduğunu söyledikleri benzer derecede büyüleyici hareketleri icra edince herkesin coşkusu doruğa çıktı.
Bütün bunlar olurken Mr. Winkle soğuktan morarmış yüzü ve elleriyle patenlerini ters biçimde ayaklarına geçirmeye çalışıyor, bu süreçte ipleri karman çorman yapıyordu. Yardımcısı paten konusunda bir Hintli’den daha az bilgiye sahip olan Mr. Snodgrass’tı. Ancak en sonunda Mr. Weller’ın yardımıyla patenlerin demirleri sıkıca monte edildi, patenin ipleri bağlandı ve Mr. Winkle ayağa kaldırıldı.
“Oldu işte efendim.” dedi Sam cesaretlendirici bir ses tonuyla. “Haydi gidin de onlara paten nasıl kayılırmış gösterin.”
“Dur Sam, dur!” dedi Mr. Winkle dehşet biçimde titreyerek ve Sam’in koluna boğulmakta olan bir adam gibi yapışarak. “Ne kadar da kayganmış, Sam!”
“Buz söz konusu olunca bu pek de alışılmadık bir durum değildir efendim.” diye yanıtladı Mr. Weller. “Aman efendim, ne yapıyorsunuz?”
Mr. Weller’ın bu son sözü Mr. Winkle’ın o anda ayağını havaya kaldırıp başını da buza geçirmeye yönelik çılgın arzusundan kaynaklanmaktaydı.
“Bunlar, bunlar çok tuhaf patenler, öyle değil mi Sam?” diye sordu Mr. Winkle yalpalayarak.
“Korkarım tuhaf olan onları giyen beyefendi, efendim.” diye yanıtladı Sam.
“Hadi ama Winkle.” diye bağırdı bir sorun olduğundan haberi olmayan Mr. Pickwick. “Gel hadi, hanımlar beklemekten helak oldular.”
“Evet, evet.” diye yanıtladı Mr. Winkle korkunç bir gülümsemeyle. “Geliyorum.”
“Zaten başlamak üzereydi.” dedi Sam, kendini bu durumdan kurtarma çabasıyla. “Haydi efendim, başlayıverin!”
“Biraz dur, Sam.” dedi Mr. Winkle, sevgi dolu bir edayla Mr. Weller’a tutunarak. “Şimdi aklıma geldi de evde artık kullanmadığım birkaç palto var, Sam. Senin olabilirler, Sam.”
“Teşekkür ederim, efendim.” diye yanıtladı Mr. Weller.
“Şapkana dokunmayasın Sam.” dedi Mr. Winkle aceleyle. “Bunu yapmak için elini çekmen gerekir. Bu sabah Noel vesilesiyle sana beş şilin verme niyetim vardı, Sam. Akşamüstü veririm, Sam.”
“Çok iyisiniz, efendim.” diye yanıtladı Mr. Weller.
“Beni ilk başta tutsan Sam, olur mu?” dedi Mr. Winkle. “Al bak, oldu işte. Zaten birazdan alışırım Sam. Acele etme Sam, acele etme.”
Mr. Winkle, neredeyse ikiye katlanmış vaziyette çok tuhaf ve hiç de kuğumsu olmayan bir hâlde Mr. Weller’ın yardımıyla buzda ilerlemeye çalışıyordu ki Mr. Pickwick olaylardan habersiz karşı taraftan bağırdı:
“Sam!”
“Efendim?”
“Buraya gel. Lazımsın.”
“Bırakın, efendim.” dedi Sam. “Efendimin çağırdığını görmüyor musunuz? Bırakın efendim.”
Mr. Weller müthiş bir çabayla acılı Pickwickçinin elinden kendini kurtardı ve bunu yaparken de mutsuz Mr. Winkle’a epey itiş gücü uyguladı. Hiçbir maharet ya da alıştırmanın sağlayamayacağı bir doğrulukla zavallı beyefendi, tam Mr. Bob Sawyer görülmemiş güzellikte bir dönüş sergilendiği sırada ekibin arasına daldığı gibi hızla sözü geçen beye çarpmasıyla birlikte ikisi de yere çakıldı. Mr. Pickwick olayın olduğu yere koştu. Bob Sawyer ayağa kalkmış olsa da Mr. Winkle ayağında patenlerle böyle bir şeye girişmeyecek kadar akıllıydı. Buzun üstüne oturmuş, zorla gülümsemeye çalışıyor ancak ızdırap yüzünün her bir çizgisinden okunuyordu.
“Canın acıdı mı?” diye sordu Mr. Benjamin Allen müthiş biçimde endişelenerek.
“Pek değil.” dedi Mr. Winkle sırtını eliyle epey kuvvetle ovarak.
“Sizi kanatmamıza izin verseniz iyi olurdu.” dedi Mr. Benjamin büyük bir ilgiyle.
“Hayır, teşekkür ederim.” diye yanıtladı Mr. Winkle alelacele.
“Gerçekten de izin verseniz iyi edersiniz.” dedi Allen.
“Teşekkür ederim.” diye yanıtladı Mr. Winkle. “Olmasa daha iyi olur.”
“Siz ne dersiniz Mr. Pickwick?” diye sordu Bob Sawyer.
Mr. Pickwick heyecanlı ve öfkeliydi. Mr. Weller’a işaret etti ve ciddi bir ses tonuyla, “Patenlerinizi çıkarın.” dedi.
“Hayır ama cidden daha başlamamıştım bile.” diye itiraz etti Mr. Winkle.
“Patenlerinizi çıkarın.” diye tekrarladı Mr. Pickwick sert bir biçimde.
Bu emre karşı çıkmak olmazdı. Mr. Winkle sessizlik içinde Sam’in emre boyun eğmesine izin verdi.
“Kaldır onu.” dedi Mr. Pickwick. Sam kalkmasına yardım etti.
Mr. Pickwick durup bekleyenlerden birkaç adım uzaklaştı ve arkadaşına yanına gelmesini işaret ederek cevap bekleyen bakışlarını üzerine dikip alçak ancak belirgin ve vurgulu bir sesle şu kayda değer sözleri etti:
“Siz bir palavracısınız.”
“Neyim?” dedi Mr. Winkle afallayarak.
“Bir palavracı, beyefendi. İsterseniz daha açık konuşabilirim. Siz bir sahtekârsınız beyefendi.”
Bu sözlerle birlikte Mr. Pickwick yavaşça topuklarının üzerinde döndü ve arkadaşlarına katıldı.
Mr. Pickwick az önce gerçekleşenleri anlatmak üzereyken Mr. Weller ve şişman oğlan kendi çabalarıyla bir kaykay yapmış ve epey uzmanlık ve zekâ içeren bir yöntemle kendilerince eğlenmektelerdi. Özellikle de Sam Weller stilli kayma denilen, şimdilerde “ayakkabı tamircisinin kapısını tıklatma” diye adlandırılan ve tek bir ayak üstünde kayarak ve ara sıra diğer ayakla da postacı vuruşu yaparak gerçekleştirilen o stili icra etmekteydi. Bu güzel ve uzun bir kayıştı ve olduğu yerde durmaktan çok üşümüş olan Mr. Pickwick, işin devinimini kıskanmadan edemiyordu.
“İnsanın içini ısıtan bir antrenmana benziyor, değil mi?” diye sordu Wardle’a ve sözü geçen beyefendi bacaklarını bir çift pusulaya çevirip buzun üzerine