Эротические рассказы

Greyson Kontu. Amanda MarielЧитать онлайн книгу.

Greyson Kontu - Amanda Mariel


Скачать книгу
NTUAMANDA MARIELÇEVIRMEN: KAAN ÇAKAR

      Bu eser tamamen kurgusaldır. İsimler, karakterler, kurumlar, mekanlar, olaylar ve tesadüfi durumlar yazarın hayal gücünün ürünüdür ya da kurmacadan ibarettir.

Copyright © 2017 Amanda MarielTüm hakları saklıdır

      Bu kitabın herhangi bir kısmı yayıncının yazılı izni olmadan kopyalanamaz, herhangi bir bilgi erişim sisteminde saklanamaz veya elektronik, mekanik, fotokopi ya da kayıt yoluyla hiçbir şekilde çoğaltılamaz.

Ana dilinde Brook Ridge Press tarafından yayınlanmıştır

      İTHAF

Tammy, beni Kötü Kontlar Cemiyeti’nin bir parçası olmaya davet ettiğin için teşekkür ederim! Arkadaşlığına ve dostluğuna her zaman değer vereceğim

      AYRICA TARAFINDAN

Amanda Muriel’in diğer eserlerini incelemek için www.amandamuriel.com adresini ziyaret edebilirsiniz

      BIRINCI BÖLÜM

      Grayson Kont’u Damien Archer, elinde bir bardak brendisi ile deri bir koltuğa oturdu. Kötü Kontlar Cemiyeti bu öğleden sonra müdavimleriyle dolup taşıyordu ve Damien onların arasında olmaktan memnundu. Yıllar içinde, kulüp onun ikinci evi olmuştu. Hatırı sayılır bir süre boyunca cemiyetin güvenli duvarlarının içinde kumar oynayıp içkili alem yaparak gününü gün etmişti. Bu cemiyet olmadan hayatın nasıl bir hal alacağını hayal bile etmek istemiyordu.

      “Aramızdan bir kişinin daha anahtarını isteyerek teslim ettiğine inanamıyorum.” diyerek başını iki yana salladı Damien. Görünüşe göre son birkaç ay içerisinde bir beyefendi daha bu cemiyetten ayrılmıştı.

      Damien'in karşısında oturan Benton, bardaktaki likörünü höpürdeterek içiyordu. “Sence sıradaki kim olacak?”

      “Ben olmadığım sürece çok da tın.” Davenport, viskisini bir dikişte içti ve Damien'in karşısındaki sandalyeye bacaklarını öne doğru uzatarak yayıldı.

      Son zamanlarda Sussex, Westcliff ve Basingstoke kontlarının da aralarında olduğu birçok yakın dostu cemiyetten ayrılmıştı. Her birisi aşk ateşine düşüp evlenmişlerdi. Bunun sonucunda da rozetlerini ve anahtarlarını teslim edip ve kulübü terk etmeleri gerekiyordu, hem de sonsuza dek.

      Damien asla böyle bir seçim yapamazdı. “Bir saniye, Davenport,” dedi Damien. “Eğer evlenmeyi düşünecek kadar aptallaşırsam, lütfen beni ormana götür ve kafama sık.”

      Benton’un gözleri kahkahayı basmadan önce bir anlığına fır döndü. “Gerçekten âşık olduğun zaman, bu dileğini yerine getirmemizi istemezdin.”

      “Tabii ki de istemezdim!” Damien bardağının dibini gördü ve tekrar doldurulması için işaret etti.

      “Aşk hakkında ne biliyorsun?” diyerek Davenport, Benton'u yokladı. “Sadece bir insanın tüm benliğini yitirmesine neden oluyor.” dedi Benton ve yerden tavana uzanan büyük pencereye baktı. “Herhangi bir hatunun bu denli bir kargaşaya yol açabileceğine inanmak zor, ama yine bu durumu yaşadık.”

      Damien başını salladı ve durdu. “Benim için çok uzak bir ihtimal”

      “Nereye böyle?” diye sordu kaşlarını çatarak Davenport.

      “Bilmek istemez misin?” dedi Damien ve arkadaşlarını merakta bırakarak uzaklaştı. Onlara eve gittiğini söyleyebilirdi, ama neden onları hayal kırıklığına uğratmış olsun ki? Kuşkusuz; bir geneleve, metresine ya da kumarhane gibi çok farklı bir yere gideceğini düşündüler. Gerçek şu ki, eğer o kadar yorgun olmasaydı, çılgınca ve uçarı takılmayı tercih ederdi.

      Kötü Kontlar Cemiyeti'nden çıkarken esnemekten bir hal oldu. Dün gece Edgemore ile takılıp alem yapmışlardı. Bunun üzerine sadece birkaç saat uyuduktan sonra kulübe gelmişti. Şimdi daha fazla dinlenmeye ihtiyaç duyduğunu hissetti. Belki biraz kestirdikten sonra arkadaşlarıyla takılmak daha eğlenceli olabilirdi

      Şoförüne emirlerini verdikten sonra Damien, arabasının rahat pelüş koltuğuna oturdu ve gözlerini dinlendirmeye başladı. Çok geçmeden, araba sarsılarak hareket etti ve Mayfair konağının uzun yoluna koyuldu. Dimdik oturarak, araba her durakladığında ceketini düzeltti.

      Evin giriş kapısına ve daha da önemlisi yatağına ulaşmak için arabadan aşağı inerken hiç zaman kaybetmedi. Yolun yarısı boyunca, atların tepikleri dikkatini çekmişti. Damien, içini çekerek mıcırlı patikadaki yolculuğa daldı.

      Beyaz atlara binmiş iki kadın ona doğru koşturuyordu.

      Bunlar da neyin nesiydi ve ne istiyorlardı?

      Damien atlılara dikkatle baktı, neyin nesi olduklarını anlamaya çalıştı. Öndeki atlıya odaklandı. Atlı kadın görüş açısına girer girmez sanki birisi karnına vurmuşçasına ciğerlerindeki hava uçup gitti. Şüphe ve şaşkınlık onu tepeden tırnağa sarıp titretirken kadının yanındaki arkadaşını görmedi bile.

      Soluk sarı bukleleri salınırken minyon bedeni atına gururla oturan Leydi Charlotte Lawson'dı bu kadın. Leydi'nin buz mavisi gözlerinin neşe saçtığına bahse girebilirdi Damien. Damien'in araba yolculuklarına eşlik etmiş olabilen kadınlardan birisiydi. Oydu, onun Charlotte'uydu.

      Hayır, artık değildi. Yıllardır onun olmamıştı. Neden gelmişti ki?

      Damien'in umrunda olmuş muydu hiç?

      Charlotte dizginlere asıldı ve atı durmadan önce yavaşlamasını sağladı. “Seni burada bulmayı çok istemiştim.” Büyüleyici bir gülümsemesi vardı, gözleri de tıpkı Damien'in hayal ettiği gibi parıldıyordu.

      Eyerin üzerinde kıpırdanıp Damien'i bakışlarının etkisi altına aldı. “Orada dikilip durma, Damien. İnmem için bana yardım et. Seninle bir an önce konuşmam gerek.”

      Bir anlığına dona kalıp tek kelime bile edemedikten sonra, öteki sürücüye sert bir bakış attı. Charlotte’un kız kardeşi Leydi Elizabeth, ya da doğrusu, evliliğinden dolayı Leydi Oxford, Charlotte’in birkaç metre gerisinde kalmıştı.

      “Eh,” dedi Charlotte, sabırsız bir tonla.

      Damien yakınlaşırken nefesini tuttu, bakışlarını ondan ayırmayarak. "Neden buradasın?"

      “Buradan inmeme yardım et de her şeyi sana açıklayayım.” diyerek dizginleri atın üstünde sallanmasına bakmadan sabırsızca bıraktı. “Yoksa kendi başıma mı atlayayım?”

      Onunla son konuşmasından bu yana kaç yıl geçmişti acaba? On? On iki? Onu birçok kez balolarda, müzikallerde ve diğer etkinliklerde birçok kez görmüştü, ancak onunla ayrıldığından beri iki kelam bile etmemişti.

      O sıralar konuşmamak Damien için en doğrusuydu ve hala da öyleydi. “Seni dinlemeye ihtiyacım yok.” Damien döndü ve evinin sundurmasına doğru yürüdü."

      ''Bekle. Bu çok önemli,” diyerek Charlotte arkasından seslendi.

      Bir süre sonra, Leydi'nin çizmelerinin sesi arabayı sürüşü boyunca kulaklarını tırmaladı. Lanet olsun! Neden hala gitmedi ki? Damien tepki vermeden önce uzanıp kolundan yakaladı Leydi.

      “Benden uzaklaşmana izin vermeyeceğim. Bu sefer olmaz Damien.''

      Kararlılığı çok içten içe yankılanıyordu.

      Buz mavisi gözlerini tüm şiddetiyle Damien'in gözlerinde sabitledi. “Öfkelenmek için biraz geç mi acaba?” Damien kolunu Leydi'den kurtardı. “Eve git, Charlotte.”

      "Yapamam. En azından seninle konuşmama izin verene kadar olmaz.' O konuşurken çaresizliği gözlerinden okunuyordu. Belki de Damien ona ters davranmıştı. Belki de bunun geçmişleriyle bir ilgisi yoktu. Leydi'nin başında bir bela mı vardı acaba? Damien kollarını birleştirip derin bir nefes aldı. "Pekâlâ. Konuşmaya başla o zaman."

      Charlotte, Damien'in hizmetçisinin açmış olduğu meşe ağacından yapılmış büyük kapıya bakarak “Önce içeri girebilir miyiz?” dedi. “Hassas bir konu.”

      “Hassas mı?” Kaşlarını çatarak Leydi'yi izledi.

      “Gerçekten.” Yanakları kızardı Leydi'nin, ama bunu gizlemişti.

      Yüce


Скачать книгу
Яндекс.Метрика