Bir Arpalık Yer. Анонимный авторЧитать онлайн книгу.
de olan nikahlısı Nebile Büyükoğlu’nun yanına gittiği sırada yolda kaçırılmıştır.
Resim: 1964’de Arpalık Olaylarında Köye Giderken Kaybolan Osman Margili (Yaşar Demirkent’in Arşivinden).
Buna ek olarak, 1964’de çatışmalar nedeniyle köyünü terk eden Arpalıklılar’ın, taraflar arası varılan mutabakat sonucu 1968’de köye geri dönülmesi konusunda uzlaşıya varılması üzerine ailesiyle birlikte yeniden Arpalık’ta yaşamaya Başlayan Münevver İsmail Guseya ve Hasan Mehmet Çoban çiftinin oğulları Mehmet (Hasan) Seyhani de 1974 tarihinde köyden kaçırılmış olup, hâlâ izine rastlanılmamıştır.
Resim: Münevver İsmail Guseya ve Hasan Mehmet Çoban Çiftinin Oğulları Mehmet Seyhani (Kayıp).
Osman Margili ve Mehmet Seyhani, kitabımız yayına hazırlandığında, Kayıp Şahıslar Komitesi’nin hâlâ ulaşamadığı 201 kayıtlı Kıbrıs Türk kaybın arasında yer almaktaydı. Bu iki kayba da ulaşılması durumunda, 1964-1974 döneminde şehit olan Arpalık Köylülerinin sayısının 8 olacağı öngörülmektedir.
Resim: 8 Şubat 1964 Günü Yayımlanan Halkın Sesi Gazetesi.
Bu çatışmanın öncesi ve sonrasına dair detaylar, kitapta röportajlarla aktarılmıştır. Bu röportajlar, bugüne kadar ya iletişim araçları ya da ikinci şahıslar aracılığıyla, ideolojik yaklaşımlarla şekillenerek yapılan aktarımlara karşılık, o günlerin canlı tanıklarının doğrudan ifadesi olması bakımından büyük önem arz etmektedir. Özetle, Claude Delaval Cobham’ın Montaigne’den alıntılamış olduğu “Tarihin konusu bulutsu ve şekilsizdir; herkes kendi anladığı ölçüde yararlanır” (1908, s.7) cümlesi, bize bugüne kadar yayınlanan metinlerin durumunu özetler niteliktedir.
Resim: 6 Şubat 1964 Günü Arpalık Köyünde Şehit Edilen Kıbrıslı Türkler.
İKİNCİ BÖLÜM
CANLI TANIKLARIN GÖZÜYLE ARPALIK KÖYÜ GÖÇÜNÜN HİKAYESİ
(6-7 ŞUBAT 1964)
Bu bölümde; ‘1964 ve öncesi doğan’ Arpalık olaylarının tanıklarıyla yapılan yarı yapılandırılmış görüşmeler yer almıştır. Görüşmeler, farklı zaman dilimlerini kapsamaktadır. Derinlemesine bilgiye ulaşmak için gerçekleştirilen yarı yapılandırılmış görüşme sürecinde, önceden hazırlamış temel soruların yanı sıra, görüşmenin seyrine göre sorular da yöneltilmiştir. Araştırmada, yazarlardan Fatma Arpalıklı’nın kökeni Arpalık’tan gelmesi, konuya titizlikle eğilmemizde etkili olmuştur. Hâl böyleyken, yeri geldikçe, ikincil veri olarak kendi gözlemlerimizden elde edilen veriler de kullanılmıştır. Pratikte, kitabın yazarlarından Fatma Arpalıklı’nın, Arapalık köylüleri ile aile bağları nedeniyle göç sırasında yaşananları birinci ağızdan duyma şansı bulmuş olması yanında, Arpalık köyünde göç öncesi durumun bilinmesi ve ardından yeni toplumsal yapıyla ilgili olguların tespitinde, detaylı bilgisine başvurulmuştur. Çalışma doküman taramalarından elde edilen verilerle de desteklenmiştir. Ayrıca 2019 yılında tamamlanan Göçün Hikayesi Arpalık Belgeseli’nin röportaj çekimlerinden de derinlemesine faydalanılarak kitabın bu bölümü tamamlanmıştır.
Arpalık kökenli Kıbrıslı Türkler arasından, ‘1960 öncesi doğan’, ‘önce Akıncılar, ardından da çoğunlukla Akçay’a göç eden’, olaylara tanıklık eden ya da tanıkların söylemlerine bire bir şahit olanlar seçilmiştir. Bu çalışmayı önemli kılan diğer husus ise, belgesel çalışmalarının ve yarı yapılandırılmış görüşmelerin devam ettiği süreç içerisinde bazı katılımcıların yaşamını yitirmiş olması, neredeyse birçoğunun da meydana gelen olayları ilk kez kamusal olarak paylaşma cesareti göstermeleri araştırmanın değerini artırmıştır. Bu araştırma Arpalık köyü sakinlerinin bir zamanlar sahip oldukları yaşam pratiklerinin, bugünkü anlatılarıyla kayıt altına alındığı bir çalışmadır. Kıbrıs’ta literatürde 1963-1974 milli mücadele dönemi olarak geçen süreçte, 6 Şubat 1964’den önce doğan Arpalık köylülerinin en gencinin yaşı, 60’lara dayanmaktadır. Dolayısıyla eski nesil giderek yok olmaktadır. Tıpkı Yaşar Kemal’in dediği gibi; “O iyi insanlar, o güzel atlara binip gittiler…”. Gövdeleri ve dalları yok olsa da köklerini, Arpalık’ta bırakarak…
YAZAR FATMA ARPALIKLI’NIN ANILARINDA ARPALIK KÖYÜ
Etnik çatışmalardan 6 Şubat 1964 günü nasibini alan; uğradıkları baskın sonucu köylerini terk etmek zorunda kalan Arpalık köylülerinin, önce Akıncılar (Luricina) köyüne geçici yerleştirildiği, sonrasında da kitlesel olarak Akçay (Argagi) ve Göçmenköy’e, gönderildikleri süreç büyük önem arz etmektedir.
Başkent Lefkoşa’da, halkın daha fazla çadırlarda kalamayacağına kanaat getirilmesiyle, göçmenlerin hak sahibi olduğu ve Lefkoşa Sancaktarlığının katkılarıyla, tabiri yerindeyse imece usulü “Göçmenköy Yerleşim Projesi” hayata geçirilmiştir. Mevcut şehir yapısından uzakta kurulan köyde ilk dönemler elektriksiz kalındığı, su sıkıntısının bulunduğu bilinmektedir. Sonraları, Göçmenköy, Lefkoşa’nın en yoğun kentleşmiş bölgelerinden biri hâlini almıştır.
Resim: Hakkı Atun (Solda) Göçmenköy’ün Yapımında.
Göçmenköy, Lefkoşa şehrinin gerek fiziki gerekse demografik yapısı bakımından gelişerek, çağdaşlaşmasında önemli bir yere sahiptir. Göçmenköy’de etap hâlinde gerçekleşen yapılaşmada, ikinci etap, Kıbrıs Türk Toplumunun Özgürlük Mücadelesi Lideri Doktor Fazıl Küçük’ün aile arazisinin üzerine inşa edilmiştir. Bu evlere yerleşim, hak sahipliği üzerinden ve kura çekimi ile gerçekleştirilmiş olup, sakinlerinin bir bölümünü Arpalık köyü göçmenleri oluşturmuştur. Köyün yapımı ve göçmenlerin yerleştirilmesinde KKTC meclis başkanı ve başbakanı olarak görev yapan Hakkı Atun’un yer aldığı bilinmektedir. Onun anlatımlarından da anlaşılacağı üzere Göçmenköy kurulurken Kıbrıs Türkü birlikte hareket etmiş, kerpiç ve tuğla yapımından tüm inşaatına katkı koymuştur8. Yapılan inşaatlara göçmenler yerleştirilmiş, gelen Kızılay yardımları ile de gıda ihtiyaçları karşılanmıştır.
Resim: Göçmen Evlerinin İnşaatı (Göçmenköy).
Arpalık köyü sakinlerinden, anneannem Zehra Mehmet (Çakır Ali) ile dedem Mehmet Büyükahmet çifti, çektikleri kura sonucunda, 3 yılı aşkın süre kaldıkları Akıncılar’dan ayrılarak, Göçmenköy’e yerleşmiştir. Genellikle Lefkoşa civarında çalışan işçilerin ya da emeklilik durumdaki göçmenlerin bu böyleyi tercih ettikleri bilinmektedir.
Annem Keriman ve babam Hüseyin Arpalıklı, Anneannem Zehra Mehmet ve dedem Mehmet Büyükahmet gibi Göçmenköy’e değil, o günkü yönetimin kendilerine gösterdiği Akçay’a yerleşmeyi tercih etmişleredir. Hayvancılık ve tarımla uğraştıklarından, Güzelyurt ilçesine bağlı Akçay köyü O’nlar için daha cazip gelmiştir. Arpalık’ın yanı sıra Dali ve Bodamya’dan da göçmenler bu bölgeye yerleştirilmiştir. Aile büyüklerimin Göçmenköy’de yer aldığını biliyorum. Biz hafta sonu ya da bayram tatili geldiğinde Göçmenköy’de anneannemin yanına giderdik. Anneannemin evinin hemen
8
Ağustos 2021 Hakkı Atun’.