Cengiz Han'ı Aramak. Анонимный авторЧитать онлайн книгу.
İki tarafın öncü kuvvetlerinin ufak tefek çatışmalarından sonra Cengiz Han savaşa girer ve bu savaşta boynundan yaralanır. Celme hanın pıhtılaşmış kanını emerek damarların tıkanmasını önler ve Cengiz’in hayatta kalmasını sağlar. Yanından hiç ayrılmaz. Cebe’nin Tayci’utlardan ayrılarak Cengiz Han’a katılması da bu savaş sırasında olur. (Temir, 1986: 75) Yıllar önce kendisini Tayci’utlardan kurtaran Sorhan-şira ile Cebe de Cengiz Han’ın yanına gelirler. Cengiz Han önce Sorhan-şira’ya geciktiği için sitem eder. Daha sonra sebebini dinleyince hak verir. Cebe ile de bu sırada tanışır. Cengiz Han kendisine kimin ok attığını söylediğinde Cebe kendisinin attığını söyler. Cebe’nin açık sözlü olması Cengiz’in hoşuna gider, korkmadan doğruyu söyleyen birinin iyi arkadaş olacağını söyler ve onu yakın adamları arasına alır. Cebe adını da ona kendisi verir. (Temir, 1986: 73-75)22
Naymanlara Karşı Savaş ve Ong Han’la Aralarının Açılması
Cengiz Han Tayci’utları yağmalayıp yok ettikten ve kalan halkı da kendi kabilesine kattıktan sonra Merkitleri kendisine katılan Caha-gambu ile birlikte tard ederler. Caha-gambu Tubegan halkını, Dunghayitleri ve bazı Kereyitleri Cengiz Han’ın emrine sokar. 1202 yılında Ça’a’an-Tatar, Alçi-Tatar, Du’ta’ut ve Aluha-i-Tatar kabileleriyle Dalan-nemurges denilen yerde karşılaşır. Burada çarpışarak Tatarların geri çekilmesini sağlarlar. Ulhui-şilugelcit denilen yerde onları tamamen esir alırlar. Yukarıda adı geçen dört Tatar kabilesini yok ederler. Aynı yıl (1202) Ong Han da Merkitlere karşı savaş açar, Merkit hanı Tohtoa’nın oğlunu öldürür, hanımlarını ve kızını ele geçirir. Bu savaştan elde ettiği ganimetten Timuçin’e bir şey vermez. Bundan sonra Timuçin’le Ong-Han Naymanlardan Guçugut’lu Buyir-uh-Han’a karşı sefer açarlar (Temir, 1986: 85). Ancak Ong-Han mevzileri terk ederek Cengiz’e haber vermeden daha ileriye gider. Camuha ile karşılaşan Ong Han’ın onun kışkırtması ile Timuçin’e karşı düşüncesi değişir. Ong-Han’a karşı Naymanlar saldırırlar ve bu saldırıdan Ong-Han’ın ailesini Timuçin’in dört adamı kurtarır. Ong Han yaşlandığı için kendi ulusunu yönetecek kabiliyette bir yakını olmadığı için kaygılanır. Cengiz Han’a aynen babası Yesügey ile kendisinin zamanında kan kardeşi oldukları gibi oğlu Sanngum ile de kendisinin dost olmasını söyler. Bunun için de iki aile arasında kız alıp verme olur. Bu evlilik iki ailenin arasının açılmasına sebep olur. Sanngum kendisini büyük görerek kendi kızını Cengiz’in adamına vermek istemez. Bundan dolayı Timuçin’in Sanggum’a karşı sevgisi azalır. Bu durumu anlayan Camuha ise bundan istifade etmeye çalışır.
1203 yılında Camuha, Sanggum’u kendi tarafına çekmek için uğraşır. Sang-gum babasına gidip Cengiz’e karşı, Camuha ile birlikte hareket etmelerini ister. Ong Han buna karşı çıkar. Cengiz Han’ın şimdiye kadar hep kendilerine yardım ettiğini, ona karşı olmanın vefasızlık olduğunu söyler. Ancak Sanggum babasını ikna ederek bir tuzakla Cengiz Han’ı ele geçirmek ister. Timuçin bu durumu haber alır. Akşam oradan ayrılarak Mao undur Dağı’nın kuzeyine doğru yola çıkar. Celme’yi burada bırakarak Halahalcit Çölü’ne gelir. Düşmanın geldiğini haber alan Timuçin hemen oradan uzaklaşır, çünkü To’oril ve Camuha birlikte hareket etmektedir. To’oril yaşlı olduğu için ordunun komutasını Camuha’ya verir. Ancak Tuğrul’un oğlu Sanggum babasının emirlerini dinlemeden saldırıya geçer ve kısa bir süre sonra da yüzüne gelen okla yaralanır. Onun yaralandığını gören Kereyit askerleri Camuha’nın etrafını sararak saldırıdan vazgeçerler. Bunu gören Cengiz Han, hemen saldırıya geçerek onlara ağır kayıplar verdirir. Ancak hava karardığı için savaşı sonlandıramadan geri çekilir. Oğlunun yaralandığını gören To’oril savaşa devam edemeyeceğini anlayarak savaş alanından çekilir. Timuçin Çeçer-Ündür Dağları yanında Ong Han’ı ansızın basar ve şiddetli bir çarpışmadan sonra Ong Han ve oğlu kaçarlar. Naymanlar toprağına varınca Ong Han, Ono-sun adındaki bölgede iki Nayman zabiti tarafından öldürülür. Oğlu Sanggum ise Tibet’e sığınır. Sanggum’a karşı isyan eden Tibet halkı onun Hotan ve Kaşgar bölgesine kaçmasına sebep olur. Burada ailesi Kara Kılıç denilen bir Türk kabilesi tarafından öldürülür.
Timuçin, Kereyitler’e karşı kazandığı zaferden sonra 1204 yılında Naymanlar üzerine yürür ve Burhan Haldun Dağı’nın batısında Nayman hükümdarı Ta-yang Han’ı ağır bir mağlubiyete uğratır. Han’ın oğlu Küçlüg Karahıtay (Kitan) bölgesindeki Tiyan-şan Dağlarına kaçar. Aynı yıl içerisinde Haradal-huca’ur civarında Merkitli Tokta Beki’yi de yener. Camuha da ormanlık alana kaçarak izini kaybettirir. Daha sonra Camuha adamları tarafından ihanete uğrayıp Timuçin’e teslim edilmiştir. İhaneti affetmeyen Timuçin adamların hepsini idam ettirir, eski dostu Camuha’yı da soylulara yakışır biçimde belini kırarak öldürtür ve onun isteğiyle cenazesi yüksek bir yere defnedilir. 1205 yılında Timuçin tekrar harekete geçerek elinden kaçan Tokta-Beki’nin peşine düşer, Tokta-Beki vücuduna aldığı bir okla orada ölür. Birçok Naymanlı ve Merkitli kaçarken Erdiş (İrtiş) Nehri’nde boğulurlar. Bu mücadelede Naymanların yanında yer alan Camuha bütün halkını kaybeder. (Temir, 1986: 125, 133)
Cengiz’in Han Seçilmesi ve Yeni Kararların Alınması
Bu olaylardan sonra Pars yılında (1206) Onon Nehri kaynağında toplanan Moğol kabileleri Cengiz’i kendilerine kağan seçerler. Bu kurultayda çok önemli kararlar alınır. Cengiz yakınında bulunan değerli kimselere statülerine göre unvanlar verir. Devlet teşkilatını bu kurultayla birlikte genişletir ve daha sistemli bir hale sokar. Bu kurultay birçok ilim adamı tarafından Moğolların cihan devleti olma yoluna gittikleri kararların alındığı kurultay olarak kabul edilmektedir. Gerçekten de bu kurultaydan sonra Moğollar hem doğuda hem de batıda seferlere girişmişler, dünyanın önemli bir bölümünü hâkimiyetleri altına almışlardır. Altıncı kardeşi Şiki-hutuhu’yu hırsızları cezalandırması, yalanı ortadan kaldırması, ölüm cezasına layık olanları öldürtmesi, para cezalarını alması için yüksek mahkeme başkanlığına getirir (Temir, 1986: 136). Şiki-hutuhu’ya ayrıca halkın taksim işi ve mahkeme kararlarını Kökö-Debter’e (Mavi deftere) yazmasını, kendisiyle istişare sonunda ak kâğıt üzerine mavi yazıyla yazarak defter halinde tespit ettiği esasların nesilden nesile aktarılmasını, onu kimsenin değiştirmeye kalkmamasını, değiştirmeye kalkanların da cezalandırılması görevini verir. (Temir, 1986: 136) Bo’orçu, Muhali, Munglik, Horçi, Çurçedai, Hubilai, Celme, Cebe, Sübütay, Genigesli Hunan, Kokoços, Degai, Usun-Ebugen, Tolun, Onggur, Borohul, Usun-ebugen, Huyildar, Narin-to’oril, Sorhan-şira, Çimbai, Çila’un, Naya’a, Marangoz Guçugur, Mulhalhu gibi yakın adamlarına ve kendi ailesine mensup kadınlara çeşitli hediyeler, imtiyazlar ve ayrıcalıklar verir. (Temir, 1986: 136-149) Bu kurultayda ayrıca orduyu da yeniden tanzim eder. Birlikleri oluşturarak binbaşıları, yüzbaşıları onbaşıları tayin eder, kendisine savaşlarında yardım eden sadakat gösteren kişilerin hepsini binbaşı tayin eder. (Temir, 1986: 149) Kurultayda orduya alınacak veya görevlendirilecek kişilerin nasıl olmaları ile ilgili talimatlar da verir. (Temir, 1986: 150)
Karlukların ve Uygurların Hâkimiyet Altına Alınması
1206 kurultayında Cengiz (Turan, 1941: 267-276) unvanı alıp yeni kararlarla devletini düzene soktuktan sonra etraftaki kavimlere elçiler göndererek onların kendi rızalarıyla Moğol hâkimiyetine girmesini ister. Bu amaçla da ilk teması Karluklarla kurmak ister, bunun için de Hubailai-noyan’ı Karluklara gönderir. Karluk Hanı Aslan Han Hubilai ile birlikte Cengiz Han’ın huzuruna çıkıp ve ona bağlılığını bildirerek çeşitli hediyeler sunar. Cengiz Han da bu duruma sevinerek kızını Aslan Han’a vereceğini söyler. (Temir, 1986: 159) Cengiz Han kendisine tabi olanlara dokunmamış, ancak hâkimiyetini kabul etmeyenleri çok sert bir şekilde cezalandırmıştır.
Cengiz’in
22
Cebe Türkçe ve Moğolca’da ok anlamına gelir.