60'lardan Günümüze Azerbaycan Hikâyesi. Анонимный авторЧитать онлайн книгу.
ne/>
60’lardan Günümüze Azerbaycan Hikâyesi
27 Eylül 2020 tarihinde başlayan II Karabağ Savaşı’na iştirak eden tüm ordu mensubuna, bu savaşta canını kaybeden tüm şehitlerin aziz ruhuna ve zafere armağan…
Ön Söz
Burada hikâye türünün önce Dünya Edebiyatında, sonra Azerbaycan Edebiyatında yeri ile ilgili bir sunuş olabilirdi. Sonda çalışmanın amaçlarına değinmek şartıyla, sunuşta kitabın kendi hikâyesini anlatmayı tercih ettim. Türk Dili ve Edebiyatı öğrencisiyken Mehmet Kaplan’ın Şiir Tahlilleri I-II ve Hikâye Tahlilleri kitaplarıyla tanıştığımda “Bizde de böyle çalışmalar var mı?” diye düşünmüş, yoksa yapılması gerektiği kanaatine varmıştım. Alanda kademe kademe ilerlerken 2015’te Necati Tonga’nın Yaşayan Hikâyemiz kitap-projesine katıldım. Yine aynı düşünceler aklıma geldi. Bizim hikâyelerimiz için de böyle bir çalışma yapılması gerektiğini düşündüm. Neden başlamayayım ki? Hem bu kez bir proje şeklinde ekiple çalışmak düşüncesi doğmuştu. Görev değişikliği, yeni dersler derken projeye 2019’un Nisan-Mayıs aylarında başladık. Proje iki aşamalıydı. İlk merhalede Azerbaycan edebiyatından seçtiğimiz hikâyelerden henüz aktarımı yapılmayanlar Türkiye Türkçesine kazandırılacak, ikinci merhalede bu hikâyeler tahlil edilecekti. Kitabın yayımı 2020’nin Mayıs ayı için planlandı. Fakat dünyayı saran ve sarsan pandemi dönemi başladı, bu hem psikolojik, hem de fiziki bazı sorunlar yaşamamıza sebep oldu. Projemiz bu süreçten ciddi şekilde etkilendi. Azerbaycan Edebiyatıyla ilgili sanal ortamda yeterli kaynağın olmaması ve kütüphanelerin kapalı olması da işimizi bir hayli zorlaştırdı. Bugün, yarın derken 2020’nin sonuna geldik. Ve Karabağ Şavaşı… Tarihe İkinci Karabağ Savaşı olarak geçen bu savaş günlerinin birinde kitabın ön sözünü yazdım. Bir gözümüz ağlarken, diğer gözümüzle güldüğümüze şahitti zaman. Canımızdan can ayrılıyorken her insan kaybında, canımıza can katılıyordu her defa yeni bir köyümüz, ilçelerimize kavuştuğumuzda. Bu kitap böyle tarihi günlerde doğdu, bu günlerin şahidi oldu. Böyle bir kutlu tarihin şahidi gibi okuyucuya ulaştığında da bambaşka bir Azerbaycan’ın şahidi olmak tek dileğim.
Azerbaycan Hikâye Tahlilleri başlıklı üç kitap olarak düşünülen projenin ilki olan 60’lardan Günümüze Azerbaycan Hikâyesi kitabı artık elimizdedir. Bugün Azerbaycan sahası edebiyatında var olan, özellikle eser tahlili çalışmaları daha çok Sovyet döneminden kalma olup, belli bir ideolojinin mahsulleridir. Bu anlamda Türkiye sahası edebiyatında uygulanan tahlil metotlarını kullanarak Azerbaycan sahası edebî ürünlerine yeni bir gözle bakmak edebiyatımız için faydalı olacaktır.
Türkiye üniversitelerinde kurulmuş Çağdaş Türk Lehçeleri ve Edebiyatları Bölümlerinde okutulan ders kitabı, özellikle Azerbaycan sahası edebiyatıyla ilgili eksikliği doldurmak da bu çalışmaya başlamada önemli etkenlerden bir diğeridir.
Projenin bir başka önemi Azerbaycan ve Türkiye arasında bilimsel ve edebî ilişkilerin geliştirilmesine hizmettir.
Kitapta Azerbaycan Edebiyatı’nın önemli bir döneminde, bir dönüm noktasının başlangıcı diyebileceğimiz 60’lı yıllar ve sonrasında, eser vermiş yirmi hikâyeciye yer ayırdık, fakat bunlardan ikisi (İsi Melikzade ve Vagif Nesip) ile ilgili çalışmalar proje formatına uygun olmaması nedeniyle kitaba alınmadı. Kitapta yazarlar doğum yıllarına göre sıralandı. Her yazarla ilgili ansiklopedik bilgilere yer verildikten sonra tahlil edilecek hikâye, sonrasında tahlil çalışması yerleştirildi.
Kitapta yer alan ve proje kapsamında Türkiye Türkçesine aktarımı yapılan hikâyeler daha önce birtakım dergilerde yayımlandı. Bu dergilerin künyesi hikâye metinlerinin altında yer aldı. Çalışmada proje dışında olan aktarmalardan da faydalanıldı. Bu hikâyeler kitaba alınmadan çalışmaların Kaynakça bölümünde belirtildi.
Kitapta yer alan yazar biyografileri için Azerbaycan Nesri Antalogiyası (Bakı: Şerq ve Qerb, 2016), Beş Katlı Evin Altıncı Katındaki Adam: Anar (A.Atay, Ankara: Bengü, 2008) gibi kitaplar ve Azerbaycan Edebiyatı İsimler Sözlüğü sitesi kaynak olarak kullanılmıştır.
Projede Azerbaycan ve Türkiye’nin çeşitli üniversitelerinde çalışan akademisyenler yer aldı ve çalışmalarıyla katkıda bulundular. Başta Prof. Dr. Nurullah Çetin ve Prof. Dr. Oktay Yivli olmak üzere hocalarımızın her birine ayrı ayrı teşekkürümü ifade etmek isterim. Eenstitüde oluşturduğu çalışma ortamı için Azerbaycan Milli İlimler Akademisi Şarkiyat Enstitüsü başkanı Prof. Dr. Gövher Bahşeliyeva’ya şükranlarımı sunarım. Proje ekibinde görev alarak gerek hazırlık aşamasında gerekse çalışma boyunca katkılarını esirgemeyen Dr. Ülvi Babasoy ve Doç. Dr. Atıf Akgün’e teşekkür ederim. Proje kapsamında hikâyelerin aktarımını gönüllü üstlenen değerli akademisyenler Doç. Dr. Atıf Akgün, Dr. Kemale Elekberova, Dr. İsmail Alper Kumsar, Dr.Yılmaz Özkaya, Dr. Elnure Rızayeva, İsmail Özgür, Harun Yakarer ve aziz öğrencilerim Canan Şimşek, Zeynep Katar’ın emeklerini takdirle yad ediyorum. Yine kendisine gönderdiğimiz birkaç hikâyenin çevirisini hızlı ve eksiksiz yapan Aynur Kahraman’a teşekkürü borç bilirim. Aynı zamanda bazı ücretli aktarmaların masraflarını gönüllü olarak üstlenen ve isminin zikredilmesini istemeyen bir dostumuza da minnettarlığımı bildirmeliyim. Son olarak kitabın basım külfetini yüklenen Yakup Ömeroğlu’nun şahsında BENGÜ Yayınevi ve Avrasya Yazarlar Birliği camiasına teşekkür ederim.
ENVER MEHMETHANLI
Enver Gafaroğlu Mehmethanlı, 29 Şubat 1913’te Göyçay’da doğdu. Göyçay İlkokulu’nu bitirdikten sonra, Bakü’de N. Nerimanov adına açılan Endüstri Meslek Lisesi’nden mezun oldu. 1934’de Azerneşr’de redaktör ve tercüman, 1936’da Moskova’da Yüksek Yönetmen Enstitüsü’nde öğrenci, 1938’de Azerbaycan Yazarlar Birliği’ne üye oldu. 1941’de Azerbaycanfilm Stüdyosu’nda senaryo şubesi başkanı, İkinci Dünya Savaşı’nda muhabir olarak çalıştı. 1942’nin sonunda bir grup Azerbaycanlı yazarla Kuzey Kafkas Cephesi’nde mücadele etti. 1943’te Bakü’de Azerbaycan Radyo Programları Komitesi’nde başkanlık yaptı. Yeniden savaş için Zakafkasiya Cephesi’ne, oradan da İran’a gönderildi. 1944’te Tebriz’de Vatan Yolunda gazetesinde redaktör oldu. 1946’da Azerbaycanfilm Stüdyosu’nda senaryo heyetinin başyönetmenliğini yaptı. Edebiyat âlemine 1930’lu yıllarda atıldı. Eserleri birçok dile tercüme edildi. 1947’de Şarkın Seheri, 1951’de Od İçinde adlı piyesleri ve 1957’de Şirvan Güzeli adlı lirik komedisi sahnelendi. Şirvan Güzeli adlı piyesi ödüle değer görüldü. Onun senaryolarından hareketle Bahtiyar, Feteli Han (Mehdi Hüseyinzade ile), Muhabbet Destanı, Babek adlı filmler çekildi. Avrupa ve klasik Rus yazarlarından tercümeler yaptı. Çalışmalarından dolayı pek çok kurum tarafından ödüllendirildi. 19 Aralık 1990 tarihinde Bakü’de öldü.
BUZ HEYKEL
Kırk bir yılının kışı. Soğuk bir gece. Sanki canlı cansız etrafta ne varsa donup buz bağlamış, hava ıslık çalıyordu. Taş çatlıyor, ağaç çıtırdıyor, toprak çatırdıyor, nefes tıkanıyor, diken gibi boğaza saplanıyordu.
Ve şimdi bembeyaz bir zulmet içinde, doğuya doğru uçsuz bucaksız karlı çöllerle tenha bir gölge hareket ediyor.
O genç bir anne, yavrusunu bağrına basmış, yurduna saldıran vahşi düşmanın elinden kaçmış, namusunu kara ellerden kurtarmış, kendisini ve bebeğini bu merhametsiz gecenin ellerine çoktan bırakmıştır.
Ve şimdi bembeyaz bir zulmet içinde, doğuya doğru yüzünü çevirip “büyük toprağa” doğru gidiyor.
Karşıda, sahilleri ormanlarla çevrili büyük bir nehir var, cepheleri o nehrin yakasından geçiyor ve zaman zaman oradan gelen top sesleri sessiz gecelerde dağlardaki çığların uğultusu gibi dondurucu geceyi titretiyordu.
Ve anne acele ediyor, hava aydınlanmadan cepheye yetişmeli, yavrusunu nehrin karşısındaki bağımsız toprağa geçirmeli, göğsünün üstündeki çocuğun hayatı yeniden ateş sıcağı, sabah güneşi ile ısıtılmalıdır.
Anne durmadan gidiyor, düşüyor, karın içinde çabalıyor, çırpınıyor, ayağa kalkıyor ama ne kadar yol giderse gitsin sanki zaman da bu gece donmuş hareket