Эротические рассказы

Sefiller II. Cilt. Виктор Мари ГюгоЧитать онлайн книгу.

Sefiller II. Cilt - Виктор Мари Гюго


Скачать книгу
şöyleydi:

      …Teorimiz engellendi, bildirilerimiz yırtıldı, ilancı arkadaşlarımız tutuklandılar. Pamuk üreticilerinin başına gelenler, çok sayıda kişinin aramıza katılmasını sağladı. Ulusların geleceği, karanlık saflarımızda hazırlanıyor. İşte şartlar: Etki ya da tepki, devrim ya da karşı devrim. Çünkü artık çağımızda miskinliğe ve uyuşukluğa yer yok. Ya ulus için ya da ulusa karşı, işte mesele bu. Bizi beğenmiyorsanız yıkın fakat o güne kadar ilerlememize yardım edin.

      Bütün bunlar açıkça ve sesli olarak ifade ediliyordu. Daha da cesurca eylemlerden halk bile kuşkulanıyordu. 1832’nin 4 Nisan gününde oradan geçen bir yaya, bir taşın üstüne çıkmış ve avazı çıktığınca, “Ben Babeuf taraftarıyım!” diye haykırmıştı. Fakat bu, ahaliyi kuşkulandırmıştı çünkü Babeuf’ün ardından Gisquet’nin kokusu geliyordu. Oradan geçen biri: “Aşağılık mülkiyet! Solun muhalefeti korkak ve hain! Sağda olmak istediğinde devrim vaaz eder; yenilmekten kurtulmak için demokratik, savaşmak zorunda kalmasın diye Kralcıdır. Cumhuriyetçiler tüylü canavarlardır. Cumhuriyetçilere, emekçi sınıfların vatandaşlarına güvenmeyin.” Bir işçi: “Sus, casus yurttaş!” diye bağırdı. Bu ses çenesini kapatmaya yetti. Sır yüklü olaylar yaşanıyordu. Gün batımına doğru bir işçi kanal boyunda, şık giyimli birine rastlardı. O adam kendisine:

      “Yurttaş, nereye böyle?” diye sorardı.

      İşçi: “Mösyö, sizinle tanışma onuruna sahip olamadım henüz.” diye karşılık verirdi.

      İyi giyimli adam ona şöyle derdi: “Evet ama ben seni çok iyi tanıyorum.” Sonra eklerdi: “Kaygılanma, ben komitenin adamıyım. Senin güvenilir biri olmadığını düşünüyorlar, dikkatli ol. Bir şey söyleyecek olursan, gözümüz üzerinde.” Daha sonra işçiyle el sıkışıp oradan ayrılırdı. Köşebaşlarında alesta duran polis sadece meyhanelerde değil, sokaklarda da alışılmadık konuşmaları not ediyordu. Bir dokumacı, ince işler yapan bir marangoza: “Listeye adını hemen yazdır.” diyordu.

      “Neden?”

      “Çünkü silahlar patlayacak bugünlerde.”

      Sersefil kıyafetler içindeki iki yolcu, zenginlere olan düşmanlıklarını açıkça belirtiyorlardı:

      “Bizi kim yönetiyor?”

      “Mösyö Philippe.”

      “Hayır, soylular.”

      Onları “Elbette ki…” diyerek küçümsemek istemiyoruz; onlar sadece yoksullardı, açların da bazı hakları vardır. Bir başka gün, iki kişinin birbirleriyle şöyle konuştukları duyuluyordu. Biri diğerine: “Saldırı planımız kusursuz.” diyordu.

      Trône Kapısı’nın sapağına çömelmiş dört kişi şöyle konuşuyordu: “Onun Paris’e bir daha girmemesi için her şeyi yapacağız.” Peki o kimdi? Korkutucu bir sır. Mahalledeki dedikodulardan anlaşıldığı kadarıyla, önemli liderler arka saflarda bekliyorlardı. Onların kararlara varmak için Saint-Eustache Sokağı’ndaki bir meyhanede buluştuklarından kuşkulanılıyordu. Mondétour Sokağı’nda yaşayan ve Terziler Yardımlaşma Derneği Başkanı olan Aug. isimli biri; diğer liderlerle Saint-Antoine arasında aracıydı. Fakat bu şefler hakkında fazla bilgi yoktu. Dahası, bu konuda söylenilen şu sözlerin etkisi hâlâ canlıdır. Sanıklardan biri, daha sonraları Mecliste kendisine sorulanlara, şu onurlu karşılığı vermişti:

      “Liderleriniz kimler?”

      “Kimseyi tanımıyorum, aslında kimseyi bir lider olarak görmedim.”

      Bu kadar anlamlı fakat yine de belirsiz sözler, söylentiler dilden dile dolaşıyordu. Reuilly Caddesi’nde çalışan bir marangoz, yeni yapılan bir evin çevresindeki arsaya tahta paravanlar çakarken yerde bir mektup görmüştü. Üzerindeki sözler okunabiliyordu:

      Değişik derneklere şubelerde yazılmaların önüne geçmek için komitenin önlem alması gerekir.

      Ve not olarak şunlar eklenmişti:

      Faubourg-Poissonniére Sokağı’nın 5 numaralı evinde, bir silahçının avlusunda beş-altı tüfek olduğunu öğrendik. Bizim bölümde hiç silah yok.

      Bu yazıları bulan marangoz telaşlanmış ve mektubu komşularına göstermişti. Birkaç adım ileride, eline yine yırtık ve daha da manidar bir kâğıt geçti. Bu tuhaf belgelerin tarihî değerini düşünüp bunu aşağıda yayımlıyoruz:

      Q/C/D/E

      Bu listeyi yüreğinizle ezberleyin. Bunu yaptıktan sonra onu yırtın. Kabul edilen adamlara emirleri ilettiğinizde onlar da aynı şeyi yapacaklardır.

      u og a' fe

Sağlık ve Kardeşlikle, L

      Bu keşfin sırrına vâkıf olan kişiler, bu dört büyük harfin önemini ancak daha sonra öğrendiler. O dört harf Quinturions, Centurionlar, Décurionlar, Éclaireurs kelimelerine ve “u og a' fe” harflerinin anlamı bir tarih olarak 15 Nisan 1832 karşılık geliyordu. Her büyük harfin altında, çok karakteristik notların takip ettiği isimler yazılıydı:

      Q. Bannerel. 8 tabanca, 83 fişek. Güvenli bir adam.

      C. Boubiere. 1 tabanca, 40 fişek.

      D. Rollet. 1 flöre, 1 tabanca, yarım kilo barut.

      E. Tessier. 1 kılıç, 1 kargılık. Dakiktir.

      Terreur. 8 silah. Cesurdur vb.

      Aynı marangoz o boş arsada, üstü kurşun kalemle ama okunaklı biçimde şunların yazılı olduğu, yine gizemli bir liste bulmuştu:

      Birlik. Blanchard: Abre-sec. 6.

      Barra. Soize. Salle-au-Comte.

      Kosciusko. Kasap-Aubry.

      J. J. R.

      Caius Gracchus.

      Gözden geçirme hakkı. Dufond. Four.

      Girondenlerin düşüşü. Derbac. Maubuée.

      Washington. Pinson. 1 tüfek. 86 fişek.

      Marseillaise.

      Halkın egemenliği. Michel. Quincampoix. Kılıç.

      Hoche.

      Marceau. Platon. Arbre-sec.

      Varşova. Tilly, “Populaire” çığırtkanı.

      Bu listeyi bulan namuslu adam, hemen bunun anlamını çözdü: Bu liste, İnsan Hakları Örgütü’nün dördüncü yönetim dairesindeki üyelerinin listesiydi. Listede bölüm liderlerinin ad ve adresleri de vardı. Bugün artık bütün bu olaylar gece karanlığıyla kaplı olduğundan ve tarihe mal olduklarından, bunları yayımlamakta sakınca görmüyoruz. Bu arada, İnsan Hakları Örgütü’nün kuruluş tarihinin çok daha sonra olduğunu dikkate alırsak, bu bir taslak da olabilirdi. Bu arada kararlardan, sözlerden, yazılı belgelerden asıl yapılacaklar anlaşılmaya da başlanmıştı. Popincourt Sokağı’nda bir eskicide, bir dolabın çekmecesinde, yine aynı gri renkli yedi kâğıt parçası bulunmuştu. Bu kâğıtlar aynı renkli, dört köşeli kâğıtlardı. Bunlar da dörde katlanmıştı. Bu küçük kâğıtların üstündeki mermi biçimli bir kartta şunlar vardı:

      Güherçile................................12 ons. 5

      Kükürt.....................................2 ons.

      Kömür.....................................21/2 ons.

      Su...........................................2 ons.

      Dolaba


Скачать книгу

<p>5</p>

Ons: Fransa’da 30,59 gram, İngiltere’de 28,349 grama denk gelen bir ağırlık birimi. (ç.n.)

Яндекс.Метрика