Hikâyeler. Антон ЧеховЧитать онлайн книгу.
yaşıyoruz, sonumuz ne olur bilmeden!”
“Biz nereye geldik?” diye sordu sonra, diyakozun karısına bakarak.
“General Kalinovski’nin mülküdür. Buralara Gulyaevski Tepesi derler.” diye kızarıp sıkılarak yanıt verdi kadın.
“Duyuyor musun Stephan? Gulyaevski Tepesi’ne gelmişiz.” dedi, sırtında büyük deri çuvalla kapıdan girmeye çalışan posta sürücüsüne.
“Evet, çok uzaktayız!”
Kısık ve sıkıntılı bir sesle bunu söyleyen arabacı, bir iç çekerek dışarı çıktı ve biraz sonra daha büyük bir çuval daha getirdi. Sonra tekrar dışarı çıktı ve bu sefer kemerli, uzun, yassı bir kılıfın içinde; Judith Holofernes’in4 başının, yatağında kesilirken tasvir edildiği, meşhur kılıca benzer bir kılıçla geri döndü. Çuvalları duvar boyunca yığdıktan sonra dışarı çıktı ve bir pipo yaktı.
“Yol yorgunusunuz, çay içmek ister misiniz?” diye sordu diyakozun karısı.
“Neredeee… Çay içebilmek! Biraz ısınıp gitmemiz gerekiyor, yoksa posta trenine geç kalırız. On dakika daha oturup sonra yola koyuluruz. Bize tek bir iyilik yaparsanız seviniriz, bize yolu tarif eder misiniz lütfen?”
“Tanrı’nın cezası, hava da çok kötü!” diye içini çekti kadın.
“Doğru, öyle. Kimlerdensiniz siz?”
“Biz mi? Buradanız. Kilisede kalıyoruz. Ruhani rütbedeniz. Kocam, orada yatan! Saveliy, kalk da gelenlere ‘merhaba’ de. Eskiden burada papazın tarikatları vardı ama bir buçuk yıl önce kaldırıldı. Tabii çiftlik beyleri burada yaşarken buralarda daha fazla insan vardı, uşaklar vardı. Bir kilise lazımdı, şimdi efendiler yok. En yakın köy Markovka olsa o bile beş mil uzakta! Artık düşünün din adamları nasıl yaşamalı! Saveliy’in zangoçluk5 görevi de bitti, diyakoz olarak bekçilik yapıyor.”
Postacı, Saveliy’in generalin karısına gidip kendi adına bir tavsiye mektubu alabileceği, ilçe başpapazına iletilmesine aracı olabileceği ve kendisine yeni bir görev verilebileceği fikrine vardı. Ama bu tembel zangoç gitmezdi generale.
“Neticede biz de din insanı sayılırız.” diye iç çekti zangocun karısı.
“Peki nasıl yaşıyorsunuz?” diye sordu postacı.
“Kilisenin bağı bahçesi var. Onlardan pek bir şey kazanmıyoruz.” diye iç çekti kadın ve devam etti: “Diyadin’in pederi Niko-dim kıskançtır, buradaki hizmeti kimseye bırakmaz, yazları da kışları da Nikola’ya6 güya, her şeyi kendine yontuyor. Söylenecek kimse de yok!”
“Yalan söylüyorsun!” dedi Saveliy, hırıltıyla. “Peder Nikodim aziz bir insandır, kutsal bir ruhtur, kilisenin ışığıdır ve eğer bir şeyler alıyorsa işi tüzüğüne uygun olarak yapar!”
“Seninki ne kadar öfkeli!” diyerek güldü postacı. “Ne zamandır evlisin?”
“Geçtiğimiz pazar günü dört yıl oldu. Daha önceleri burada babam zangoçluk yapıyordu. Ölümünden sonra kilise konseyi onun yerine evlenmemiş birini araştırdı benim için, ben de onunla evlendim.”
“Ooo, yani bir krakerle iki sineği öldürdün!” dedi postacı, sırtı dönük olan Saveliy’e doğru. “Hem iş hem eş buldun.”
Ayağını sabırsızca oynatan Saveliy, duvara doğru daha da yaklaştı. Postacı masadan kalktı, gerindi ve posta çuvalının üzerine oturdu. Bir süre düşündükten sonra üzerinde oturduğu paketi elleriyle ezerek yokladı, kılıcın yerini değiştirdi ve bacaklarını uzatarak uzandı.
Конец ознакомительного фрагмента.
Текст предоставлен ООО «Литрес».
Прочитайте эту книгу целиком, купив полную легальную версию на Литрес.
Безопасно оплатить книгу можно банковской картой Visa, MasterCard, Maestro, со счета мобильного телефона, с платежного терминала, в салоне МТС или Связной, через PayPal, WebMoney, Яндекс.Деньги, QIWI Кошелек, бонусными картами или другим удобным Вам способом.